Tüp Mide Ameliyatı Riskleri Nelerdir?
Amerika Birleşik Devletleri'nde obezite cerrahisi uzun yıllardır yapılıyor. Bariatrik cerrahi adı da verilen bu alanda hizmet vermek isteyen cerrahlar üst ihtisas yapma zorunluluğu var. Ülkemiz gibi gelişmekte olan bir çok ülkede malesef obezite cerrahisi için bu üst ihtisas zorunluluğu yok. Bu da dolayısı ile oldukça güvenli olan bu tüp mide ameliyatını riskli hale getiriyor.
Gelişmiş ülkelerde ölüm oranı 1000'de 1 olarak belirtiliyor. Ülkemizde bu oranın biraz daha yüksek olması bu uzmanlık şartının aranmaması ile alakalı.
Tüp mide ameliyatı riskleri denince, en başta sızma ya da kaçak adı verilen komplikasyon gelir. Midenin stapler adı verilen cihazla kesilen ve kapatılan zımba hattının özellikle daha ince olan üst kısmında. ameliyat sonrası 3-10. günlerde açılma olabilir.
Bu açılma nedeniyle mide içerisindeki asitli sıvı ve alınan gıdalar karın boşluğuna dökülerek enfeksiyon oluşturur. Peritonit adı verilen bu enfeksiyon tüp mide ameliyatı riskleri arasında en ciddi olanıdır. İyi bir şekilde tedavi edilmezse hastanın ölümüne yol açabilir. Tüp mide ameliyatı sonrası kaçak görülme riski % 1 oranınla belirtilmiştir. Kaçak gelişmesini en aza indirmek için zımba hattı güçlendirici malzemeler geliştirilmiş olmasına rağmen, kullanımları sonrasında kaçak riskinde belirgin bir azalma görülmemiştir. Aynı şekilde zımba hattını güçlendirmek için kullanılan doku yapıştırıcıları da bu riski azaltmamaktadır. Tüp mide ameliyatı riskleri başında yer alan, kaçak, sızıntı komplikasyonunu en aza indirmenin yolu, bu hattın cerrahi dikişler ile güçlendirilmesidir. Bu amaçla geliştirilmiş özel dikiş materyalleri kullanılması, tüp mide ameliyatı sonrası kaçak riskini en aza indirmiştir. Kliniğimizin sonuçlarına göz atacak olursak son 6 yılda 2420 hastamızda geliştirdiğimiz dikiş tekniği sayesinde bir mikro kaçak şüphesi dışında hiç bir kaçak komplikasyonuna rastlamadık. Bu da tüp mide ameliyatı risklerinden en önemlisi olan "Kaçak" olayını bizim hastalarımızda binde birden daha az görülür hale getirmiştir.
Tüp mide ameliyatı riskleri arasında emboliden de bahsetmek gerekir. Emboli, ameliyat esnasında bacaklardaki toplar damarlar içerisinde anormal olarak kan pıhtısı oluşması ve hasta uyandıktan sonraki erken günlerde yada 2. haftaya ile 3 aya kadar uzanan bir süre sonrasında, oluşan pıhtının damar duvarından koparak kalp, akciğer ve beyin gibi hayati organlara ulaşıp buradaki damarları tıkaması sonucu oluşur. Pıhtının büyüklüğü ve tıkanan damarın yerine bağlı olarak ciddi sağlık problemleri ortaya çıkabilir hatta hayati tehlike oluşabilir. Tüp mide ameliyatı sonrası emboli oluşmasını engellemek amacı ile ameliyat öncesi gece hastaya Clexane kan sulandırıcı enjeksiyon uygulanır. Ameliyat esnasında hastanın bacaklarına emboli önleme çorapları giydirilir ve aralıklı hava basıncı uygulayan bir cihaz yardımı ile bacaklardaki kan dolaşımının devamı sağlanır. Ameliyat sonrası erken saatlerde hastanın yürümesi çok önemlidir. Kan sulandırıcı iğnelere. hastanede yatılan süre boyunca ve taburcu olduktan sonra da bir süre devam edilir.
Tüp mide ameliyatı sonrası kanama diğer bir komplikasyondur. Kanama tüp mide ameliyatı sonrası %3 oranında görülür. Yine tüp mide ameliyatı zımba hattı üzerinde damar ağızlarının açılması nedeniyle olur ve bu komplikasyonu engellemenin en etkili yolu bu hattı içe katlayan dikişler uygulanmasıdır.
Tüp mide ameliyatı riskleri arasında ameliyat sonrası oluşabilecek inatçı kusma probleminden bahsetmek gerekir. Yine ameliyatı yapan cerrahın bu konuda eğitimi olmaması nedeni ile düzgün şekillendirilemeyen mide tüpüne bağlı darlıklar oluşur. Darlık ciddi ise sıvılarda bile kusmalar olur. Tüp mide ameliyatı sonrası kusmaların en ciddi sebebi olan bu mekanik darlık en çok mide tüpünün orta kısmında gelişir. Bu darlıklar balon dilatasyonu adı verilen bir uygulama ile açılmaya çalışılır. Tüp mide balon dilatasyonu başarılı olmaz ise mide bypass ameliyatına revizyon yapılabilir.
Tüp mide ameliyatı riskleri arasında vitamin eksiklikleri de önemlidir. Ameliyat sonrası hastanın hemşire ve diyetisyen tarafından takip edilmemesi sonucu vitamin eksiklikleri görülebilir. Bunların başında B12 vitamin eksikliği gelir ve sinsi bir şekilde ilerler kontrol yapılmadıkça gözden kaçabilir. Demir ve folik asit eksikliği ameliyat sonrası görülen diğer önemli vitamin eksikliklerindendir. Tüp mide ameliyatı sonrası vitamin ve mineral eksiklikleri görülmemesi için yakın hasta takibi ve aralıklı tahlillerin yapılması çok önemlidir.
Tüp mide ameliyatı riskleri arasında kas kaybı ve kemik erimesinden de bahsetmek gerekir. Emilim bozucu ameliyatlar kadar ciddi düzeyde olmamakla birlikte tüp mide ameliyatı sonrasında da kemik erimesi ve kas kaybı oluşabilir. Yine bu komplikasyonların oluşmaması için ameliyat sonrası hastanın yakın takibi ve ölçümler yapılması çok önemlidir. Kaliteli beslenme tüp mide ameliyatı sonrası neredeyse olmazsa olmazlardandır.